Deneme

Netflix Alimleri

   Uzun zamandır yazmıyordum çünkü gündem o kadar yoğun ki ne üzerine yazacağım konusunda gerçekten kararsız kalmaya başladım. Dünya olarak çok garip bir süreçten geçiyoruz, üniversiteye başladığım yıl bu kadar heyecan fazla geliyor açıkçası…

   Bilindiği üzere virüsle mücadele kapsamında tüm okullar kapandı ve bu da herkesin eve kapanmasını sağlamak içindi. Peki ya eve kapanan “milenyum” çocukları neler yapıyor? Bu kanıya kapsamlı bir anket ya da detaylı bir veri analizi sonucu varmasam da ben de dahil olmak üzere etrafımı biraz incelediğimde bir alay “boş yapan insanlar sürüsü” görüyorum. Sıkıntı şurada ki çoğu boş yaptığını dahi kabul edemiyor, sebeplerinden birazdan bahsedeceğim.

   Kitap okumayı tanrılaştırmamak için bu eylemi “okumak” olarak daha genel bir kapsamda ele alacağım. Yani evde oturanlara ille de kitap okusunlar demesem de makale, köşe yazısı, blog, haber vs. yazılı kaynaklardan en az bir çeşidini düzenli okumaları gerekiyor bence. Çünkü okumadan yükselen bir medeniyet örneği yok dünyada. Peki bu insanlar boş yaptıklar halde nasıl dolu yaptıklarına kendilerini inandırıyorlar?

Boş yaptığını kabul edemeyenler

   İşte tam burada yazımıza konu olan tiplerden bahsetmemiz gerekiyor. İngilizce dizi akımı, avam kesimden çok az bir tık üstte olan üniversite kampüslerindeki “feodal köylü” kardeşlerimiz için bir ilaç oldu çünkü sürekli İngilizcelerini çok geliştirdiğini iddia ederek gece gündüz bu “harika” dizileri izlemelerine bir gerekçe sunabiliyorlar. Aslında beni bu yazıyı yazmaya iten uzun zamandır gözlemlediğim “kanka Breaking Bad 5. Sezon izledin mi yhaa çok bozmuş olm”, “abi HIMYM’ a 3. Kez başlıyorum, bir dizi onco bu kodor sarar yhaa” cümlelerinin bolca kullanıldığı saçma salak bir kültürün oluşmuş olmasıdır. Daha bir tane doğru dürüst kitap okumamış adamların da bu mecrada söz sahibi olmaları Netflix’teki kültür anlayışının eskiden beri alışık olduğumuz kültür anlayışından farklı olduğunu gösteriyor. Elbette bir şeyler katan diziler var ancak kastım boş dizileri sadece haz için izledikleri halde bunu itiraf edemeyip “çok şey katıyor” demeleri.

   Daha önce Netflix gibi bir risk görmemiştim açıkçası. Boş boştu eskiden ama şimdi boş olduğunu ispat edemeyeceğimiz ancak boş olduğu gayet ortada olan bir uygulama, bir kültür var karşımızda. Gençler yataklarından dahi çıkmayarak günlerini bu uygulamaya bağışlıyorlar. Kimse de onlara “boş yapıyorsun, bilgisayar oyunundan ne farkı var?” diyemiyor çünkü bir şeyler katan dizilerin olması onların kendilerini savunabilmelerine olanak sağlıyor.

   Webtekno evde kalan halkın nelere yöneldiğine dair bir istatistik yayınladı. Kitap okuma oranının %2 arttığını iddia eden bu istatistik yalnızca benim değil aynı zamanda ülkemizin de kanayan yarasıdır. Etrafınıza şöyle bir bakın, 1 sezon diziyi bir oturuşta bitirdiğimizle övünür olduk, yeni yayınlanan sezonu ilk izleyen alfa oluyor, bu adamlar bir anda kültür bombası olarak rağbet görüyor ortamlarda… Kaybolan saatler geri gelmiyor ne yazık ki, bu boş vakitlerimizi değerlendirmek bizim elimizde ancak bizler de bu fırsatı gidip Netflix ile değerlendiriyoruz.

   Tüm bunlardan kendimi tenzih etmiyorum zira ben de bilgisayar oyunlarına şu aralar çok yüklenmiş durumdayım. Ancak tesellim şu ki bu süreçte 2 haftada 5 kitap okuma hedefim varken bu 4 haftaya sarksa da birtakım kitapları okuyabildim, oyun oynadığım süre çok olsa da vicdan azabını duyduğumu düşünüyorum.

   Netflix alimleri kitap okumazlar, oyun oynamayan tipleri çoğunluktadır, twitterda takipçileri vardır, tüm dizileri izlemişlerdir ancak vakitlerini çöpe attıklarını kabul etmezler, bunu dile getirenlere de “hiç pişman değilim, yine olsa yine izlerim” diyerek kişisel gelişim, ülke adına çalışma, idealizm vs. konularının ne kadar da umurlarında olmadığını söylerler. Tekrar söylüyorum okumayı yalnızca kitap tekelinde değerlendirmiyorum, bize bir şey katacak her türlü yazılı materyali kast ediyorum.

Okuyamayanlar…  

   Hasılı, her ne kadar üniversitemiz olsa da bunların en güzide olanlarında dahi okuma kıtlığı görülmektedir. Bu gençlerin mesleki anlamda başarılı olacağına eminim ancak beni korkutan şey okumayan bir beynin düşünme melekesi tam olarak gelişememesi ve büyük resmi asla tam olarak görememesidir. Kaş yapayım derken göz çıkarabilirler, bu da iyi niyetlerinden olur hatta. Böyle olmaması için diyoruz ki; mühendisi de doktoru da mimarı da marketçisi de okumalı, okumalı ki nerede bir “p*ştluk” varsa görebilsin. İyi bir üniversiteye gittiğimizde ideolojik tartışmalarda yahut diğer kültürel konu başlıklarında geri kalmayayım zaten Anadolu’dan gidiyoruz diye çok okumuş çok öğrenmiştik, bunu arkadaşlarımız ile beraberce yapmıştık. Çeşitli şehirlere ve üniversitelere dağıldık ancak hepimizin gördüğü ortam hemen hemen aynıydı. ODTÜ, İTÜ fark etmeksizin bu okullardaki öğrencilerin bir şeyler düşünmek gibi bir amacı yoktu. Okumayanlar gocunmuyordu, utanmıyordu, bir şeyin iyi ya da kötü olduğuna karar verirken tek bir şey inceliyorlardı: Haz veriyor mu? Haz veren her haltı yiyebilecek kapasitede olduklarına yemin edebileceğim insanlar var. Yani demem o ki, biz böyle bir kaygı gütmüşüz ama bizim üniversiteler buna bile değmezmiş. Üniversiteler sıralaması yüksek ama boş adam dolu, bunu ispat edemem ama inanın bana manzara genel manada böyle.

   Bir üniversite kulübünde hiç mi kitap konusu geçmez ya? Ama dizi önerisi isterseniz yaklaşık 50 tane öneriyorlar, önerdiler de zaten. O adamlara sorsak bir tane kitap bile öneremezler. Ha pardon önerirler, bu tipler genelde küçüklüğünden beri 4-5 kitap okumuşlardır ve bu onlara ömür boyu fors olarak yeter.

   Avam halk ekmek almak için sokağa dökülür, avamdır. Peki ya okusun diye en iyi şartlar sağlanan gençler başka konularda başka ahmaklıklar yapıyorsa? Onlara laf gelmez çünkü zaten sosyal medya da bu tiplerin elinde, linç kültürünün reisleri bellidir. O yüzden kendileri asla linçe uğramazlar. Kızacak çok şey var daha ama kendime zarar, bu kadar yeter.

Not: Benim de bir netflix hesabım var ancak tüm vaktimi ayırmamak şartı ile kullanıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir