Deneme

Afazik toplum nedir?

Bu yazımda çok farklı ancak hayatın içerisinde sürekli karşılığını gördüğümüz bir kavrama değineceğim: Afazik toplum. Yazının sonunda bu kavramı çok güzel bir biçimde anlamış olacaksınız, bugünün toplumunda meydana gelen düğümleri çözebilmenin en iyi yolu bu kavramları anlamaktır.

   Afazinin kelime anlamını bir internet sitesi çok güzel açıklamış. Konuşma, doğru kelimeleri bulma, anlama, okuma, yazma, ve mimik yapma dil kullanımının birer parçasıdır. Bu parçalardan bir veya daha çoğunun beyin hasarı neticesinde işlevini yitirmesine afazi denilmektedir. Bu nedenle afazi bireyin söylemek istediğini artık söyleyememesi anlamına gelmektedir. [1]

   Peki Afazik toplum ne demek? Onu da Dr. Sinan Canan’ın bir yazısından bir alıntı ile açıklayalım. “Ne demek istediğinizi bir türlü anlatamıyor musunuz? Kimse dilinizden anlamıyor gibi mi hissediyorsunuz? Tartışmalarınız hep sonuçsuzluğa mahkûm mu oluyor? En basit konular bile kavga vesilesi mi oluyor? Etrafınızda konuşan herkes size ahmakmış gibi mi geliyor?” [2]

   Sözlük anlamından da yola çıkacağınız üzere, “afazik toplum” afazi olmuş bireylerden oluşan, başka bir deyişle toplumsal söz yitimine uğramış toplum demektir ve bu manzara bir toplumun gelişimi açısından son derece korkunçtur. Bir toplum hayal edin ki (çok uzaklaşmayın, evinize, iş yerinize, okulunuza şöyle bir göz atıverin) insanlar birbirleri ile bir konu hakkında tartışıyorlar ancak herhangi bir sonuca varamıyorlar çünkü iki taraf da derdini karşıya aktaramıyor. Bunun sonucunda ya fiziki ya da sözlü şiddet yoluyla insanlar birbirlerini dize getirmeye çalışıyor. Doğal olarak toplumsal kavgalar ve kargaşalar bu gibi çatlaklardan güç alarak yayılıyor, artıyor. Örneğin okulun temizlik personelleri, başlarında işi yöneten birisi olmadığı sürece bir takım çalışması yapamıyorlar zira takım içi çatışma hat safhaya yükseliyor, birbirlerini kırıyorlar. Yani kimin paspas atacağı, kimin hangi sınıfı temizleyeceği gibi konularda herkes düşüncesini ortaya atıyor ancak problem şu ki, fikir yalnızca ortada kalıyor. Ortadan alıp da anlayan, hazmeden çıkmıyor. Kimse karşısındaki insanın gerçekten ne demeye çalıştığını anlamaya çalışmıyor, herkes karşısındakini kendi fikrinin ne kadar doğru olduğuna hayran bir vaziyette dinliyor. Bir arkadaşım şöyle bir soru ortaya atmıştı birinde: “Gerçekten anlamak için mi dinlersin birini; yoksa konuşma sırasının sana gelmesini beklemek için mi?” Şöyle bir düşünün, özellikle kendinizi bir tartın, “bu davranışı yapıyor muyum” diye sorun kendinize. Çünkü farkında olmasak da bunu yapıyoruz bazen, kendi sıramızın gelmesini beklerken o kadar güzel dinlermiş taklidi yapıyoruz ki karşı tarafı geçtim kendimiz dahi inanıyoruz karşıyı dinlediğimize.

Bir toplum neden bu hale gelir?

   Yazımın bu başlığını genelde Türkiye tekelinde ele alacağım. Son dönemlerde bazı toplumlarda afazi olma durumu daha çok teknolojik aletlerin aşırı kullanımı, toplumsal güvensizlik, menfaatçilik gibi sebeplerden dolayı ortaya çıksa da ülkemizde bu faktörlere ilave bir de “dil” faktörü var ne yazık ki. Bir zamanlar bu ülkede bir dil devrimi yapıldı, iyi veya kötü oldu orası ayrı bir konu; tartışılmalı. Ben bazı etkilerini rasyonel bir şekilde ele alacağım. Osmanlıca daha fazla kelime varyasyonuna sahipti, doğal olarak bu da insanların her durumda kendilerini ifade edecek bir kelime bulmalarını kolaylaştırıyordu. Her küfrün bile “cuk” oturduğu yerler vardı. Ama gelin görün ki bugün kullandığımız Türkçe’de insanlar günlük hayatı yaklaşık 200-300 farklı kelime ile geçiriyorlar ve bu durum da onların sinirlerini de sevinçlerini de aynı küfür ile ifade etmelerine bile sebep oluyor. Hayati İnanç Hoca bir konferansında “Türkçe’de ‘stres’ anlamına gelen kelimeler kaç tanedir? 1-2’ yi geçmez. Ama Osmanlıca’da 20’yi sadece ben saydım” demişti ve sonra ayaküstü sayıvermişti 20 kelimeyi de…[3]

   Tabi yeni Türkçe de güzel öğrenildiğinde anlaşmak için yeterli bir dil. Örneğin 1930ların 1950lerin İstanbul Türkçe ’sini ve insanların nasıl diyalog kurduklarını az çok biliyoruz. Yüksek İstanbul burjuvasının “buraya iştirak etmekle beni pek mesut ettiniz” içerikli çay partisi sohbetlerini halen Nusret’in İstinye Park’taki mekânına gelen yüksek sosyete teyzelerden duyabilirsiniz. İşte tüm bu hoş lisanların bir problemi var ki, Anadolu halkına zerrece ulaşamamış olması. Bize ders kitaplarında öğretilen, dil devrimi neticesinde sanki bir anda tüm milletin deli gibi okumaya başladığı idi ama reele baktığımızda 1928 doğumlu rahmetlik ninem Osmanlıca mevlit okur, anlardı. İnsanlara yeni bir dil dikte ettiğinizde, elbette kendini ifade etme zorluğu yaşayacaklar. Tek yapmamız gereken bu insanları kelimesiz bıraktığımızı kabullenip buna yönelik çalışmalar başlatmak, hiçbir şey olmamış gibi davranmayı bırakmak zira sorunun tespit edilemediği bir toplumda çözüm de üretilemez. Bu yüzden bu toplumun neden git gide afazikleştiğini araştırmak üzerimize bir borç!

Afazileşmeme neden bu kadar önemli?

   İnsanoğlunu hayvandan ayıran bazı özellikler anlayabilme, anlatma, kavrama becerileridir. Anlayacağınız, bu özelliklerimizi de kaybedersek hayvandan pek de bir farkımız kalmamış olacak. Dolayısıyla insan olarak kalmak isteyen bir toplumda afazikleşme asla istenmeyecek bir şeydir.

   Tüm bu rasyonel bakışlardan bahsetmemiş olsam bile, sırf duygusal yönden bile afazikleşme kabul edilebilir bir hastalık değildir. Anlamak, anlaşmak çok güzel şeyler; insanlar anlaşıldıkça mutlu olurlar, ötesi var mı? Bundandır ki çok korkarım bu toplumun afazikleşmesi ileri boyutlara varacak diye. Ama bu illet ile mücadelenin tek yolu da yine eğitimdir. Eğitimli bireyler bir nebze olsun daha kolay ifade edebilirler kendilerini ama ne yazık ki yalnızca eğitimle de bitemez bu önlemler. Her yönden kendini geliştiren, okuyan bireyler kendi aralarında çok daha kolay anlaşacaklardır. Temennim, anlaşabilenlerden olmanız yönünde.

Alev Alatlı’nın harika afazik toplum konuşması: https://www.youtube.com/watch?v=j5h1fdhqcHQ

1: Sinan Canan’ın yazısı: http://onarimcilar.blogcu.com/en-korkunc-kabusumuz-toplumsal-soz-yitimi-afazi/2992417

2: https://www.afasie.nl/aphasia/pdf/13/brochure1.pdf

3: https://www.youtube.com/watch?v=ZHnEd1hJRGo

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir