Kitap

Suç ve Ceza

    Daha önce de bahsettiğim gibi okuduğum kitapların küçük bir değerlendirmesini yapacaktım bu sayfada. Üniversite sınavından çıktıktan sonra “Toplum Sözleşmesi”ni okumuş olsam da kendimi o kitabın kritiğini yapabilecek düzeyde görmüyorum. O kitaptan sonra “Suç ve Ceza”yı okumaya başlamıştım, yakın zamanda bitirdim. Ondan bahsetmek istiyorum.

   Öncelikle kitabı İş Bankası Kültür Yayınları-Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’nden okudum. Çok hacimli bir kitaptı (687 sf.), bitiremeyeceğimi falan düşünmüştüm başlamadan önce ancak hergün 50 sayfa okuyarak kolaylıkla bitirdim. Kitap son derece akıcı ve insanı kendi içine çekiyor. Neredeyse hiçbir zaman dünya klasiklerinden pişman olmadım ve bu gerçek şimdi de bozulmadı. “Adamlar yazıyor abi” dedirten bu kitabın konusu ise cinayet işleyen bir gencin bunalımları, duygusal karmaşaları üzerine. Aslında Dostoyevski o duygusal bunalımları, bununla birlikte gelen fiziksel rahatsızlıkları çok güzel betimlemiş. Çünkü kendisi de buna benzer bir mekanda, zamanda imiş o yıllarda. Bunu biraz daha açalım…

   Dostoyevski 1849’da I.Nicola’nın rejimine muhalif olan Petraşevski grubuna üye olduğu gerekçesi ile tutuklanmıştır. Tam kurşuna dizilecekken cezası sürgün ve zorunlu askerliğe çevrilmiş. Böylelikle Sibirya’ya sürülmüş, “Suç ve Ceza”yı da sürgünde iken yazmıştır. Belki de bundan dolayı ruhsal betimlemelerde bu kadar başarılı olmuştur. Hatta Sibirya’da ne yapmış onu da açalım biraz; Çar’ın emri ile kürek mahkumu olan Dostoyevski, “Omsk” (Omak) kalesinde tam 4 yıl ayakları zincirli yaşamıştır. Bu olaylardan çok etkilenen yazar bunları eserine mükemmel yansıtmıştır.

Kitapta çok güzel yerler geçiyordu, onlardan birkaçını paylaşıp kısaca yorumlamak istiyorum.

Sayfa 186

“Havadan, çabucak zengin olmak… Çalışıp çabalamadan!.. Bir kez hazır yemeye, başkasının emeğine yaslanıp asalak geçinmeye alışılmaya görsün, işte böyle saati gelince herkes hünerini göstermeye başlar…”

Aslında bakarsanız insanın en büyük zaafı ve aynı zamanda en tatlı gelen şeylerden birisi: Yatarak hayatını devam ettirmek. Bu şekilde hiçbir yere varılamaz. Atalarımız boşuna işleyen demir ışıldar dememişler, insanoğlu bir dava uğrunda çalışmakla kendini bulur. Bu “çalışma” konusuna daha sonra ayrıntılı değinelim.

Sayfa 195

“İdam mahkumunun biri ölümünden bir saat önce, yüksek bir dağın tepesinde, ancak iki ayağının sığabileceği kadar daracık bir yerde yaşaması gerekse, çevresindeyse uçurumlar, okyanuslar, sonsuz karanlıklar, fırtınalar ve sonsuz bir yalnızlık olsa, yine de o bir avuç yerde ömrü boyunca, binlerce yıl, sonsuza dek yaşamanın, o anda ölmeye yeğleneceğini söylemiş. Yeter ki yaşasın! Yalnızca yaşasın! Aman Tanrım, bu nasıl gerçek! İnsan ne alçak yaratıkmış!”

   “Yaşamak” üzerine başlı başına bir yayın hazırlamak isterim. Şuanda ne dersem spoiler olur, “yaşamak” üzerine oldukça kapsamlı bir yayın hazırlayacağım.

Sayfa 472

“Belki de onun bu davranışında en büyük etken, günlük yaşayışımızda her birimiz için zorunlu sayılabilecek birtakım toplumsal törenlerde, pek çok yoksulu ellerindeki son meteliğe varıncaya kadar bütün biriktirdiklerini sırf ‘başkalarından daha kötü durumda olmadıklarını’ kanıtlamak; ‘başkalarınca ayıplanmamak’ için harcamaya zorlayan yoksulluk gururuydu.”

Özellikle Anadolu insanında yaygınca görülen bu özellik çiftçilerin bankalara boçlanmalarının, asgari ücretli insanların çocuklarının ellerinde son model telefon varken en ücra devlet okullarına gitmelerinin altında bu “yoksulluk gururu” yatıyor bence. Baktığımızda insanlar tüketim toplumunda yaşamamızın da getirdiği bir “gaz” ile, bir tüketim yarışına girmiş vaziyetteler ve bu yarışta parası olanın yanında gariptir ki parası olmayan da var. İnsanların bütçe planlamalarını çok iyi yapmaları gerekir. Eğer bu ülkeyi bir yerlere çıkarmak, yükseltmek istiyorsak bizler bütçemizin hepsi zevk içinmiş gibi davranmayı bırakmalıyız.

Suç ve Ceza hakkında ne yazsak gider, ne yazsak güzel olur ancak benden bu kadar olsun. Tadında bırakmak isterim, kesinlikle okuyun derim. Harika bir eser, pişman olmazsınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir